GERÇEKLERİN ÜSTÜNDE BİR GERÇEK

Tüm gerçeklerin üstünde bir gerçek… Ölüm… Bütün gerçeklerden daha gerçek.

Hiç yüzleştin mi onunla? Hiç hissettin mi onu? Karşı karşıya kaldın mı? Yaşamak ile yaşamamak arasında ki o çizgide kalakaldın mı hiç?

Bilmiyorum belki Evet belki Hayır. Bir efsane vardır. Ölümle karşı karşıya geldiğinde yani tam işte o ince çizgi üzerindeyken ‘’bütün hayatın gözlerinin önünden geçer’’ derler ya. Palavra! O an hayatın filan gözlerinin önünden geçmez. O an seni sadece ve sadece pişmanlıkların kuşatır.

Yaptığın tüm hatalar gelir gözlerinin önüne;  geri dönüp düzeltemeyeceğin şeyler, kırdığın kalpler, annenden, babandan, ailenden ve sevdiğin diğer insanlardan esirgediğin güzel sözcükler, öfkeli olduğun zamanlarda hak etmediği halde patladığın insanlar, küçük şeyler için üzdüğün büyük kalpler, yapmak için sürekli ertelediğin şeyler, doyasıya tadını çıkaramadığın anlar, en çokta başkalarını etkileyen hataların, her şey, her şey… Fark edersin ki, elinden hiçbir şey gelmez artık. Bütün pişmanlıkların kuşatır seni. Tarifsiz bir his. Bütün hücrelerinle hissettiğin bir pişmanlık duygusu hâkim olur.  İşte o an dersin ki ne olur son bir şansım olsaydı. Dönüp düzeltseydim kırdığım bütün kalpleri, kendimi kaybedip anlamsız şeyler için kırdığım insanların kalplerini yeniden onarsaydım, yapmak isteyip ertelediğim her şeyi yapsaydım yeniden, sevdiğim insanlardan esirgediğim Seni Seviyorum cümlesini tekrar tekrar haykıra haykıra söyleseydim. Ne olur son bir şansım olsaydı dönüp düzeltseydim her şeyi. Ama hayır! Artık öyle bir şansın yoktur. Pişman olduğun her şey için artık çok geçtir… Bütün bu düşünceler sadece ve sadece iki veya üç dakika sürer… Sana asırlar gibi gelen üç dakika…

O an seni kuşatan Pişmanlık hissini tarif etmek bu kadar kolay değil aslında onu sadece yaşayanlar bilir ve o acıyı anlatmak mümkün değildir

Evet, Ölüm… Bütün gerçeklerden daha gerçek. Varacağımız kesin ve gerçek bir nokta. Peki, hazır mıyız? Hazırsak ne kadar hazırız? Ölümcül bir hastalığımız olsa böyle mi davranırız? Yoksa hayatımızın her anını dolu dolu mu yaşarız? Eğer bir gün hepimiz öleceksek bu hepimizin ölümcül bir hastalığı olduğu anlamına gelmez mi? O halde niçin hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz? Niçin her şeyi erteliyoruz?

Elimizde ne zaman öleceğimize dair senedimiz yok. Veya gelecek 20, 30, 40 yılı görebileceğimize dair de bir senet yok. Hatta şuan bir sonra ki anı görebileceğimize dair de bir senedimiz yok. Belki biraz sonra telefonun çalacak (Allah Muhafaza) ailenden birinin ölüm haberini alacaksın. Bilmiyoruz değil mi? Ne kadar yaşayacağımızı bilmiyoruz. Her nefesimiz son nefes olmaya aday. Bu gerçeği göz ardı ederek nasıl yaşarız? Sadece kendi açımızdan değil sevdiğiniz biri veya değer verdiğiniz biri açısından düşünelim onun bugün son günü olduğunu bilseydiniz nasıl geçerdi gününüz. Tam tersini de düşünebilirsiniz.

Sabah evden ayrılırken aynanın karşısında mı daha fazla vakit harcardın yoksa ona sarılırken mi? İçinden geçen ama söylemeye lüzum bile görmediğin sözcükleri, yine ‘’boş ver’’ diyerek geçer miydin? İşe gittin. Anlamsız küçük şeyler için öfkelenir miydin? Her gün gördüğün insanlara aynı şekilde mi davranırdın? Her zaman ki boş muhabbetleri mi yapardın arkadaşlarınla? Anlamsız şeyler için kalbini kırdığın insanlarla küs kalmaya devam eder miydin? Akşam yorgun bir şekilde eve döndüğünde iş stresinden eser kalır mıydı üzerinde? Peki, son akşamın nasıl geçerdi? Dünkü gibi saçma sapan TV programları mı izlerdin yoksa ailenle sevdiklerinle vakit geçirmeye, anlamlı ve hoş muhabbetler mi yapardın? Dolu dolu yaşardın dolu dolu geçirirdin bütün gününü değil mi?

Ee, Bırakın bir günü bir sonra ki anın son anımız olup olmadığını bile bilemezken niçin her şeyi erteleyerek yaşıyoruz? Niçin anlamsız ve küçük şeyler için kalpler kırıyoruz? Niçin sevdiğimiz değer verdiğimiz insanlardan yüreğimizin ta derinliklerinden gelen ‘’Seni Çok Seviyorum’’ cümlesini esirgiyoruz?

Madem her nefesimiz son nefes olmaya aday… Böyle olmamalı değil mi?

Yaşadığın her anı dolu dolu yaşa! Anlamsız şeyler için kimseye öfkelenme! Kalp kırma! Güzel yaşa be! Güzel ve anlamlı! Daima gülümse! Ebedi âleme giderken seninle sadece yaptıkların gelecek başka hiçbir şeyi götüremeyeceksin!

Selam Ve Dua İle…